top of page

NBA'İN BUGÜNKÜ SORUNU NE?

      Bu sorunun cevabını almak için 1979 yılı Draft’ına gitmemiz gerekmektedir. 1979 draftında L.A Lakers tarafından seçilen Earvin ‘Magic’ Johnson ve Boston Celtics tarafından seçilen Larry Bird NBA’ye geldiğinde basketbol dünya üzerinde belli bir seviyede oynanan, sevilen bir spordu. Ama Avrupa’da amatör spor olarak görülen Baskebol, Amerika’da da çok iyi bir durumda değildi.

             

      O sezonki NBA Finali 6. Maçı belki de NBA Tarihinin en unutulmaz performanslarından birine sahne oldu. Çaylak oyuncu Magic Johnson, takımın lideri Karem Abdul-Cabbar’ın yokluğunda takımını tek başına sırtlayıp 42 sayı 15 ribaund 7 asist’lik performansıyla Lakers’a NBA şampiyonluğunu getiriyordu.

             

       Ama dedik ya Basketbol’un durumu Amerika’da da iyi durumda değildi o zamanlar. Çünkü basketbol Amerikalılar için çokta önemli olmadığında NBA finallerini yayınlayan kanal bu maçı canlı yayınlamayı tercih etmeyip gece yarısından sonra 2-3 civarı maçın tekrarını vermişti. Düşünün şu an Dünya üzerindeki en önemli karşılaşmalardan olan NBA finalleri herkesin uyuduğu saatte tekrarı verilen bir karışılaşmaydı o dönem.

               

        Bu durum Magic ve Bird’ün sahneye çıkmasıyla birlikte yavaş yavaş değişmeye başladı. Bu ikilinin rekabetini tüm Amerika heyecanla takip ediyor ve Basketbol günden güne daha popüler hale geliyordu. Ama hala bir sorun vardı. Amerika’da ne kadar sevilirse sevilsin basketbol Avrupa’da hala pekte profesyonel olmayan bir haldeydi. Takip edilme ve sevilme oranlarından Futbol’un çok çok gerisindeydi.      

                   

        Bu durumu da değiştiren, basketbolu Amerika’da tepeye çıkarıp, Afrika’da ormanda yaşayan çoçuğa bile kendini sevdiren bir basketbol kahramanı çıkıp geldi:Michael Jordan!!

                 

        Jordan NBA’ye geldiği ilk günden bu yana oynadığı oyunla, Basketbolun oynanış biçimini tamamen değiştirdi. Basketbol Jordan’dan önce daha çok takım oyununun ön planda olduğu, bireyselliğin biraz arka planda kaldığı bir spordu. Bunun nedeni de çok basitti. Basketbolda bireyselliği ön plana çıkararak başarılı olmak daha zordu. Çünkü 1 oyuncu 5 oyuncuya karşı nasıl bir başarı kazanılabilirdi ki… Ama Jordan saha içinde yaptıklarıyla ne kadar büyük bir oyuncu olduğunu defalarca kanıtlasa da o günden beri basketbolcu olmak isteyen çocuklara çok büyük bir kötülükler yapmış oldu elinde olmadan...

               

   Herkes Jordan gibi olmak isterken takım oyuncuları biraz daha arka planda kalmaya başladı. Ama herkesin kaçırdığı en önemli nokta Jordan, inanılmaz atletik özelliklerinin yanında Fundemental olarak o kadar gelişmiş bir basketbolcuydu ki. Atletik özelliklerini rahatça kullanma fırsatı yakalıyordu.

          

    Günümüzdeki Basketbol oyuncularında görülen temel problem ise Fundemental eksikliği. Çünkü onlar Jordan’ın kusursuz smaçları, hava harekatlarıyla büyüdüler ve kolay yoldan o göze hoş gelen hareketleri uygulama peşindeler. Artık kimse basketbolun piş işleri olarak tabir edilen sıkı savunma,mücadele gibi kavramların peşinde koşmuyor.

           

     Boş sahada yeteneklerini sergileme fırsatını verdiğimiz gençlere bakarsak Jordan’dan daha atletik, Jordan’dan daha göze hoş gelen birçok oyuncu bulabiliriz. Ama bu oyuncuları sahaya koyduğumuzda çok temel fundemental eksiklikleri yüzünden savunmalara karşı hiç biri ne yapacaklarını bilemez hale geliyorlar. Takımları başarısız oldukça da daha fazla öne çıkmak istiyorlar ve sonucunda hem takımları hem de kendileri daha da başarısız oluyor.

             

   NBA’de günümüzde birçok bu tanıma uygun oyuncu olduğunda günden güne basketbol daha fazla spor’dan çok showa dönüşüyor. Bundan 15-20 sene önce olsa NBA’de sıradan oyuncu olarak kabul edilebilecek oyuncular, bugün yıldız kabul ediliyor. Eğer basketbolda gerçekleşen bu ‘’Jordan Etkisi’’nin önüne geçilmezse NBA daha fazla kan kaybedecek.

               

 Çünkü kabul edilmelidir ki Michael Jordan 100 senede bir kere çıktı ve bir daha ne zaman çıkar orası bilinmez. O yüzden minik sporcular basketbolun takım sporu olduğunu bilerek yetişmeli ve önem sırası yaptıklarında kendilerini değil takımlarını ilk sırada düşünmeye başlamalılar.

                                                                                                                     

                                                             

                                                                                         

Ege Yenice

bottom of page