top of page

-ALTINORDU DEVRİMİ II-

     'DON KİŞOT'

SEYİT MEHMET ÖZKAN

 

Cervantes'in yarattığı tarihin en ünlü roman karakterlerindendir Don Kişot. Kitapta bahsedildiği üzere Don Kişot; halkını, vatanını çok sever. Mazlumları korur ve kötülere göz açtırmaz.

 

DON KİŞOT’luk ise artık dünyaca kabul edilen bir terim haline geldi günümüzde.

 

Türk Dil Kurumuna göre ortada gereklilik olmadığı halde kahramanlık göstermeye çalışmak, Webster Sözlüğü’ne göre erdemleri savunmak olarak tanımlanır. Büyük Laurousse Ansiklopedisi’ne göre ise Don Kişotizm, gönlü bol, idealist, erdemli, hayattaki haksızlıklara karşı savaşan ve bunları düzeltmeye çalışan davranış biçimidir.

 

Milli Takımımızın 58. sıralara kadar gerilediği günümüzde, Türk Futbolu'nun Don Kişot'u olmaya soyunmuş bir isim var karşımızda. Seyit Mehmet Özkan...

 

Türk kulüplerinin bu zamana kadar ‘’bizim çocuk işte...’’ diyerek kendi değerlerini görmezden gelen, isimlerini bir yerlere taşımak ve ceplerini doldurmak amacıyla, Türk Futbolu'nu dibe çeken, kulüplerini menajerlerin oyuncağı yapan spor yöneticileri tarafından yönetildi maalesef.

 

Bugünlerde ise milyon dolarlarını 35 yaş üzeri futbolculara yatırmak yerine gençlerimizi eğitmek için harcamayı tercih eden, Türk Futbolu için umut ışığı olan bir yöneticiyle karşı karşıyayız. Başarıyı büyük transferler yaparak günlük olarak elde etmeyi değil, altyapılara öncelik vererek, başarıyı kalıcı kılmayı amaçlayan bir yapının yaratıcısı olarak karşımıza çıkıyor Mehmet Özkan.

 

Peki Seyit Mehmet Özkan'ı farklı kılan ne, altyapıdasındaki gençlerle nasıl ilişkilere sahip bunu biraz daha yakından incelemeye ne dersiniz?

 

Şimdi hep beraber zamanda bir yolculuğa çıkalım...

 

Tarih 15 Nisan 2006: O gün oynanan Manisaspor-Fenerbahçe karşılaşmasında Arda adında 18 yaşında genç bir çocuk, sergilediği harika oyun ve yaptığı 3 asistle Manisaspor'un tarihi 5-3'lük galibiyetinde başrolu kapıyor. 

 

O zamanın Galatasaray başkanı Adnan Polat ise bu karşılaşmayı televizyondan takip etmiş ve Arda'nın Galatasaray'a kazandırılmasında dönüm noktası olan bu karşılamayı şöyle anlatıyor : "Bir gün Manisaspor'un maçını izliyordum, Adnan Sezgin'e sahada çok iyi oynayan bir futbolcu vardı, 'kim bu çocuk?' diye sordum. O da bizim futbolcumuz Arda Turan dedi. Daha sonra Arda'yı aradım ve eşyalarını topla iki hafta sonra sezon bitiyor Florya'ya geleceksin dedim. O da bugüne kadar Galatasaray'dan kimsenin kendisini aramadığını ve Beşiktaş ile görüştüğünü söyledi. Yani Arda az kalsın Beşiktaş'a gidecekti. Arda'yı böylelikle kazanmış olduk."

 

Malesef bu açıklamalar Türk Futbolunun son yıllardaki başarısızlığının bir aynası. Kendi kulübünün oyuncularını dahi tanımayan başkanların yönettiği bir futbol ortamında nasıl bir başarı beklenebilir ki?

 

Seyit Mehmet Özkan ise yukarıda ufak bir örneğini verdiğimiz, 'Türk Yönetici' profilinin tam zıttı.

 

Geçtiğimiz hafta Altınordu Tesislerine yaptığım ziyaret ile Mehmet Özkan'ı daha yakından tanıma fırsatı buldum. Kesinlikle alışılmamış bir profil karşımda duruyordu.

 

Türk Sporu hakkında genel bir sohbetten sonra kendisinin,  Altınordu genç takımda oynayan çoçuklardan oluşan lise takımlarının maçını izlemeye gideceğini ve bana da gelmek isteyip istemediğimi sordu. Mehmet Özkan'ın gençlerini görme fırsatını kaçırmaya niyetim yoktu. Hemen kabul ettim.

Maçın oynanacağı yere vardığımızda ise gördüğüm tablo gerçekten çok şaşırtıcıydı.

 

Mehmet Özkan kendi genç futbolcularının isimlerini bilmekle kalmıyor, Gençler için adeta bir baba figürü konumunda. Hepsiyle teker teker ilgileniyor, sorunlarına çözüm arıyor. Genç Futbolcularının karne notlarına kadar, herşeyleriyle ilgili. Okudukları lisede takdir almayı başaran futbolcularından övgüyle bahsediyor.

 

Hatta sadece kendi oyuncularının değil, rakip Denizli Lisesi'nin gençleri hakkında da bilgi sahibi. Maçı izlerken ise heyecanı görülmeye değer. Gözünü sahadan bir an olsun bile ayırmıyor. Gençlerine güvenini her fırsatta dile getiren Özkan, lise maçında izleyediğimiz çocukları yakın zamanda A takımda PTT birinci lig de izleyeceğimizin sinyallerini veriyor.

 

Altyapısındaki gençler onun için o kadar önemli ki, geçtiğimiz sezon Altınordu profesyonel takımının, birinci lige çıkma yolundaki şampiyonluk maçlarına, genç takımlarının aynı saatte maçı olduğundan dolayı gidememiş. Tercihini genç takımının maçına gitmekte kullanmış.

 

Bu kadarı da abartı diye düşünebilirsiniz ama Özkan, tesislerinde spor okuluna gelen 12-13 yaşındaki çocukları dahi isim isim bilen, hayatının merkezine -Altınordu Futbol Akademisi eğitim modelinde belirttiği gibi,- iyi insan, iyi vatandaş ve iyi futbolcu yetiştirmeyi koyan bir yönetici profili ve belirlediği yolda emin adımlarla ilerliyor.

 

Umuyoruz ki Seyit Mehmet Özkan, baştan aşağı hatalarla dolu Türk Futbolu sistemimizde karşısına çıkan tüm engellere karşı Don Kişot'luğunu konuşturacak ve ortaya koyduğu Altınordu Modeli, kalıcı başarı elde etmek isteyen kulüplerimiz için örnek oluşturacak.

 

Ege Yenice

Please reload

bottom of page